Sevgili Peygamberimiz “aleyhisselam” bahçemsi bir yerde, etrafındakilerle sohbetteler. Sahabiler, derin bir edeple sorular soruyor ve tane tane cevaplar alıyorlar. Hikmet, derinlik ve hakikat yüklü cevaplar. Derken, bir Bedevi, elinde bir salkım üzümle geliyor ve elindekini Allah Resûlü’ne “aleyhisselam” takdim ediyor. Kendileri, üzümü alıp son tanesine kadar yiyorlar, teşekkür ediyorlar, o kişi de memnun ve mes’ûd, müsaade isteyip huzurdan ayrılıyor.
Sahabiler hayrette. Resûlullah Efendimiz “aleyhisselam” bir şeyler yediğinde mutlaka etrafındakilere de teklif eder, onlarla paylaşırdı. Bu defa öyle yapmadılar… Acaba hikmeti nedir?
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) soruyor:
“-Ey Allah’ın Resûlü, hep bize de ikram ederdiniz ve biz, elinizin değdiği lokmalardan yiyebilmek, bu sayede bereketlenmek için yarışırdık. Lakin, az önceki üzümden hiç nasibimiz olmadı?”
Mukaddes yüzlerinde o nur helezonları… Tebessüm edip buyurdular ki:
-Üzüm o kadar ekşiydi ki, sizler yiyince belki yüzünüzü buruştururdunuz, o kişi de üzülür, mahcup olurdu. Bu sebeple sizlere teklif etmedim.